Ana Sayfa Blog Sayfa 100

Elektronik Sigara Sigarayı Bırakmada Etkili Mi?

Elektronik sigaralar sigarayı bırakmada bir yardımcı olarak değerlendirilse de, The Lancet Respiratory Medicine  esasen elektronik sigara kullanımının sigarayı bırakma olasılığını azalttığını söylüyor.

2007 yılında Elektronik sigaraların ABD’de ilk defa piyasaya girmesi, elektronik sigaranın insan sağlığı açısından güvenliğini ve sigarayı bırakmada etkinliğini sorgulan bir yığın çalışma ile beraberinde  bir çok tartışma getirdi.

elektronik sigara sigara birakma

Bazı çalışmalar,elektronik sigalaraların geleneksel sigara kullanımını bıraktırdığına dair iddialar ortaya attı, örneğin bir çalışma elektronik sigaraların sigarayı bırakmada nikotin bantları kadar etkili olduğunu vurguladı.

Çalışmaların bu bulgularına dayanarak, Britanya Ulusal Sağlık Servisi (NHS), British American Tabacco tarafından üretilen e-Voke adlı elektronik sigarayı onayladı. Bu da demek oluyor ki, Birleşik Krallık’ta artık doktorlar sigara bırakmaya yardımcı olması için elektronik sigarayı tavsiye edebilecekler.

Ancak, bütün bu gelişmelere rağmen, birçok sağlık uzmanı elektronik sigaraların sigara bırakmada etkiliği olduğuna ikna olmuş değil. Örneğin, geçen yıl (USPSTF) e-sigaraların geleneksel bağımlılığı sonlandırmaye yönelik bu tür araçların tavsiye edilmesi için yeterli bir bilimsel kanıtın olmadığını vurguladı. USPSTF’nin bu çalışması bu sonucun yanında,  aynı zamanda e-sigaraların bir sigara bağımlısının sigarayı bırakma olasılığını azalttığnı da söylüyor.

Kaynak link

HIV Nedir? ve Nasıl Bulaşır?

Günümüz dünyasında, yaklaşık 36 milyon insan HIV ya da AIDS’li olarak yaşıyor. Hergün yaklaşık 6.300 kişiye HIV bulaşıyor.Virüsün gelişimini yavaşlatan ve kontrol altına alan tedaviler mevcut olsa da, virüs için henüz bir tedavi bulunmuyor. Birçok kişi HIV taşıyıcısı olsa da bunu bilmiyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan araştırmalara göre, 1 milyon HİV’li kişinin 8’de 1’i virüsün bulaştığından habersiz yaşamakta, bu da herhangi bir tedaviye girişmedikleri için yüksek ölüm riskinde oldukları anlamına geliyor. HIV’in en yaygı olduğu düşük ve orta gelirli ülkelerde HIV farklındalığındaki eksiklik daha büyük bir kaygı yaratıyor. 2012’de, bu ülkelerde yaşayan, HIV’li annelerin bebeklerinin sadece yüzde 35’ine HIV testi

The post HIV Nedir? ve Nasıl Bulaşır? first appeared on İlaç Web.

Kaynak link

Major Depresyonu Olanlar Daha Küçük Hipokampuse Sahip

Major Depresyona sahip insanlar ile psikolojik açıdan sağlıklı insanların karşılaştırmasını yapan uluslararası bilimsel çalışma, major depresyona sahip insanların daha ufak bir hipokampus’e sahip olduğuna işaret ediyor.

Major depresyon insanların hayatları boyunca yaklaşık olarak 6’da 1’ini ciddi şekilde etkileyen bir ruh hali bozukluğudur. Bir insanda major depresyon belirdiğinde, üzüntü, hüsran, kızgınlık, tükenmişlik gibi süreklilik arz eden hisler kişinin her gününü mahvedebilir, bu hisler haftalar, aylar, hatta yıllar sürebilir.

Hipokampus yön bulma ve hafıza işlevlerinde önemli bir role sahip temporal lobda bulunan bir bölgedir.

Avustralya Sidney Üniversitesindeki Beyin ve Akıl Araştırma Enstitüsü’nden (BMRI), ENIGMA bilimsel araştırmacıları araştırma sonucu bulgularının depresyon ortaya çıktığında-özellikle ergen ve genç yetişkinlerde-, depresyonu tedavi etmedeki bir ihtiyacı ortaya çıkardığını söylüyorlar.

Uluslararası bir çalışma için, Avrupa, Amerika ve Avustralya’dan 15 veri setini bir araya getiren araştırmacılar 9 bin insanın beynlerinin MR’nı çekti. Bu 9 bin insanın 1,728’i major depresyona sahipken, 7,199’u ise sağlıklı bireylerden oluşuyordu. Ayrıca, major depresyona sahip olanların klinik raporlarına da ulaşıldı.

Daha Küçük Hipokampus Tekrarlayan Depresyonda Önemli bir Faktör  

Çalışma 2 ana bulguyu ortaya çıkarıyor. Birincisi major depresyonlu insanlar daha küçük bir hipokampuse sahip. İkincisi ise tekrarlayan depresyonla ilgili. Tekrarlayan Depresyon, major depresyonun başka bir formu olarak düşünülebilir.  Bu depresyonda zaman zaman depresif ruh hali geri gelir, ama depresif olmayan bölümler de yaşanır. Çalışmadaki ikinci bulgu ise kendini tekrarlayan depresyonlu insanların major depresyonluların yüzde 65’ni oluşturduklarına ilişkin.

 

Kaynak: Medicalnewstoday

Kaynak link

Herpes Virüsü Deri Kanserini Tedavi Ediyor

Viroterapi olarak adlandırılan bu tedavide, herpes virüsü tümör hücrelerini yok etmede kullanılıyor. Araştırmalar sonucunda deri kanseri tüm vücuda yayılmış olsa bile bu tedavi ile kanserin tamamen ortadan kaldırılması mümkün olduğu anlaşılıyor.

Londra Kanser Araştırma Enstitüsü’nde biyolojik kanser tedavileri profesörü olan Kevin Harrington;  viroterapi tedavisinin kanserin 3.aşamasında dahi etkili olduğunu, böyle bir şeyin  ilk defa gerçekleştiğini kaydediyor.

400’den fazla kötü huylu tümöre sahip hasta üzerinde yapılan araştırmalarda, hastaların dörtte birinin tedaviye cevap verdiği, %16’nın ise durumunda iyileşme gözlendiği, yüzde 10’unda ise kanserin tamamıyla ortadan kalktığı bildiriliyor.

Virüsün kanser hücrelerini yok etme olasılığı ilk defa 20.yy’ın başlarında düşünülmüştü.

Haber Kaynağı: http://www.theguardian.com/science/2015/may/26/skin-cancer-patients-successfully-treated-with-herpes-based-drug

Kaynak link

Kanser İlaçlarının Eczane Satışına Yasak

Sağlık Bakanlığı’nın yeni uygulamasıyla, 1 Temmuz’dan itibaren kanser ilaçları artık eczanelerden alınamayacak. Yeni uygulama eczanelerde kanser ilaçlarının satışına yasak getirirken, bu ilaçlara hastalar hastanelerden ulaşabilecek.

Hem eczanecilerin, hem de kimi hastaların yeni uygulamaya ilişkin endişeleri var. Kimi hastalar yeni uygulama ile hastanelerin kanser ilaçlarını sorunsuz bir şekilde karşılayıp karşılayamayacağından pek emin değilken, eczanecilerin ezici bir çoğunluğu bu uygulamanın çok kötü sonuçlar doğuracağına inanıyor.

Kamu-Özel İşbirliği Sağlık Zirvesi’nde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Sağlık Bakanı Müezzinoğlu yeni uygulama sonrası artan endişeleri kapsayan bir soruya şöyle cevap verdi:
“Hastaların mağdur olmayacağı, asla sıkıntı çekmeyeceği sistemleri kurgulamaya çalışıyoruz”

Kaynak link

Sürekli Yorgun Olmanızın 15 Sebebi, Yorgunluğun Nedenleri

Sürekli yorgun olmak bir çok insanın yakındığı durumlardan biridir. Sadece uyku eksikliği yorgun olmamızın yegane sebebi değildir; yaptığınız ya da yapmadığınız en ufak şeyler bile enerjinizi mental ve fiziksel olarak götürebilir, sizi yorgun düşürebilir. İşte burada uzmanlar yorgunluğa sebep olan yaygın kötü alışkanlıkların üzerinde duruyorlar. Buna ek olarak şunu bilmelisiniz ki basit ipuçları, tekrardan enerjik hissetmenizi sağlayabilir, sizi yine eskisi gibi canlı kılabilir! Hadi gelin beraber bu 15 maddeyi inceleyim:

1) Yorgun Hissettiğinizde, Yapmayı bıraktığınız Egzersiz!

egzersiz yorgunluk
Enerjinizi korumak için yapmadığınız egzersizler size karşı işler. Georgia Üniversitesinde yapılan bir çalışmaya göre, haftada 3 gün en az 20 dakika boyunca egzersiz yapan kişiler 6 haftadan sonra diğerlerine nazaran daha enerjik hissediyorlar ve az yoruluyorlar.

2) Yeterli Su İçmiyorsunuz!

YORGUNLUK SU İÇMEK

 

Çok az susuz kalmak dahi enerjinizi alabilmektedir. Diyetisyen Amy Goodson dehidrasyonun kan miktarında azalmaya sebep olduğunu ve böylece kanın katılaştığını söylüyor. Bu da kalbinizin kan pompalamasındaki verimliliği azaltan bir şey.

3) Yeterince Demir İçeren Besinler Tüketmiyorsunuz!

demir içeren besinler yorgunlukDemir eksikliği sizi yorgun, enerjisiz, zayıf hissettirebilir. Çünkü, demir eksikliği kaslarda ve hücrelerde az oksijen dolaşımına sebep olur. Demir eksikliği bir sağlık sorunundan dolayı da meydana gelebilir, eğer demir eksikliğiniz varsa doktora başvurmanızı tavsiye ederiz.

4) Bir Mükemmelliyetçisiniz!

mükemmelliyetçilik ve yorgunluk

 

Sürekli mükemmel olmaya çalışmak daha fazla çalışmanızı daha az uyumanızı beraberinde getirir, bu da sürekli yorgunluğa sebep olabilmektedir. Rasyonel olmayan hedefleri başarı kıstası olarak önünüze koymak ve bu hedeflere ulaşmaya çalışmak çok büyük bir ihtimalle başarısızlıkla sonuçlanacaktır; zamanınız ve emeğiniz boşa gittiğinde bu tatminsizlik ve yorgunluk olarak size yansır. Kabul edelim! Kimse mükemmel değildir. Mükemmel olmaya çalışmak yerine, adım adım hedeflerimizi rasyonel bir şekilde belirlemeye çalışalım.

5) Pireyi Deve Yapmakta Üstünüze Yok!

pireyi deve yapmak

Her konuda olabilecek en kötü şeyleri düşünüyorsanız bu sizi yorgunluğa itebilir. Eğer patronunuz odasına çağırdığında kovulacağınızı, sunumunuzun çok kötü geçeceğini, bisiklet sürerken kaza geçireceğinizi vs. gibi her daim kötü senaryolar üretiyorsanız, sahip olduğunuz endişe psikolojik olarak sizin enerjinizi emecektir. Bu tür düşünceleri kurduğunuzu fark ettiğinizde, derin bir nefes alın ve kendinize ne kadar kötü olabilir ki gerçekten sorusunu sormaktan çekinmeyin.

6) Kahvaltıyı Atlıyorsunuz!

kahvaltı yorgunluk

 

Yediğimiz yiyecekler bize enerji olarak geri döner. Akşam yemeğinde alınan enerji biz uyurken tüketilmeye devam edilir. Bu sebeple, uyandığımızda vücudumuzun enerjiye ihtiyacı olur, kahvaltıyla bu enerjiyi karşılayamazsanız gün içinde yorgunluk çekebilirsiniz.

7) Sürekli Aburcubur Yiyorsunuz!

abur cubur yorgunluk

Fazla şeker içeren aburcubur yiyecekler yiyerek kan şekerinizin ani artışı, aynı zamanda ani düşüşe sebep olur ve bu sizin yorgun hissetmenize neden olur. Abur cubur yemeyerek ya da azaltarak yorgunlukla baş etmede bir adım atabilirsiniz!

8) Hayır Diyemiyorsunuz!

evet demek

İnsanların bir çok isteğine karşı hayır diyemiyorsanız bu bir noktadan sonra bunaltıcı ve yıpratıcı hale gelebilir. Haliyle enerjiniz kaybolur ve kendinizi yorgun hissetmeye başlarsınız. Eğer buna son vermek istiyorsanız, hayır deyebilmeyi öğrenmeli ve birazcık da kendinizi düşünmelisiniz.

9) Dağınık Bir Ofisiniz Var!

dağınık ofis resmi

Dağınık bir çalışma alanı yoğunlaşmanızı ve beyninizin bilgiyi verimli bir şekilde işlemesini engelleyerek sizi mental olarak yorgun düşürür. Çalışma alanınızı düzenleyin ve sadece yoğunlaşmanız gereken şeye yoğunlaşarak dikkatinizin dağılmasını önleyin, böylelikle enerjinizi daha verimli kullanmış olacaksınız.

10) Tatilde Bile Çalışıyorsunuz!

tatilde çalışmak

Rahatlamanız gereken zamanlarda rahatlamıyor, molalarda bile iş maillerine bakıyorsanız, iş başına döndüğünüzde kendinizi normalden daha yorgun hissedersiniz. Aralarda ve tatillerde zihninizi olabildiğince rahatlatmaya, dinlenmeye çalışın.

11) Yatmadan Önce Alkol Tüketiyorsunuz!

uyumadan önce alkol almak

İlk bakışta, yatmadan önce bir kaç kadeh şarap içmek rahatlatıcı gibi gelebilir, ama ertesi günü kalktığınızda bu sizi yorgun düşürebilmektedir. Yatmadan 3-4 saat önce alkol alımı doktorlar tarafından tavsiye edilmemektedir.

12) Yatak Zamanı Bilgisayar ya da Akıllı Telefonunuzla Meşgul Oluyorsunuz!

yatak zamanı bilgisayar

Telefonunuzun, bilgisayarın ya da tabletinizin parlayan ekran ışığı  melatonin- uyuma ve uyanma rutinlerini düzenleyen hormon- maddesini bastırarak, vücudunuzun doğal uyku ritmini bozabilir, özellikle yatmadan önce yatak üzerinde saatlerce bilgisayar ya da telefonla uğraşmak sizi sonunda yorgun hissettirecek ve uyku düzeniniz bozulacaktır.

13) Fazla Kafein Tüketiyorsunuz!

fazla kafein tüketmek

Kafeinin bir çok yararı olabilir. Daha önce kafeinin yararlarına – özellikle hafıza- değinmiştik. Sabah kahvaltısından sonra bir bardak kahve çok büyütülecek bir şey değil, ancak aşırı kafein tüketimi uyku düzeninizi bozacaktır. Bir çok araştırma, yatak zamanından 6 saat önceye kadar kafein tüketilmemesi gerektiğini vurguluyor.

14) Hafta sonları Çok Geç Yatıyorsunuz!

geç yatmak

Cuma ve Cumartesi geç yatıp geç kalkmak, Pazar günü de geç yatmanıza ve Pazartesi günü uykunuzu tam alamamanıza sebep olur bu da gün boyu yorgun düşmenize neden olabilmektedir.

15) Sigaraya Bağımlısınız!

sigara bağımlılığı

Sigara bağımlılığı da enerjinizi emen, sizi sürekli yorgun düşürebilen bir kötü alışkanlıktır. Sigarayı bırakarak hem yorgunluk durumunuzu düzeltebilir hem de kanser olma riskini azaltabilirsiniz.

 

Kaynak link

Hızlı Kilo Vermenin 16 Yolu, Zayıflamanın Yolları

Günümüzde kilo vermek isteyip de kilo verememek bir çok insanın sorunu. Kilolarından muzdarip bir çok kişi hızlı kilo vermek istiyor, ama bir çoğu bunda başarısız oluyor. Kimisi başarabileceğine olan inancını kaybediyor, kimisi diyet programını yarıda kesiyor, kimisi ise fazla kilolu olmayı normalleştirerek rahatlamaya çalışıyor.  Eğer kilo vermek isteyip de kilo veremiyorsanız, hazırladığımız 16 maddelik listenin ilginizi çekebileceğini düşünüyoruz, unutmayın kilo vermek için ilk şart ortaya koyduğunuz irade ve sabırdan şaşmamaktır.

1) Dışarıda Yemek Yemeyin!

yemek yemekEğer dışarıda yemek yiyen biriyseniz, dışarıda yemek yemeyi bırakarak işe başlayabilirsiniz. Haftada en fazla bir kez dışarıda yemek yiyebilirsiniz, onun da sebze ağırlıklı bir yemek olmasını tavsiye ederiz.

2) Tuzlu Yiyeceklerden Uzak Durun!

tuzlu yiyeceklerPatlamış Mısır, Cips gibi bol tuzlu yiyecekler yememelisiniz.

3) 300 Kalorilik Kahvaltınızı Her Sabah Yapmaya Çalışın!

300 kalorilik kahvaltı

Zayıflamak için kesinlikle kahvaltınızı yapmamazlık etmeyin. 300 kalorilik, protein ve tahıl ağırlıklı bir kahvaltı yapmaya çalışın.

4) Egzersiz Yapmayı Unutmayın!

günlük egzersiz

Mümkün olduğunca egzersiz yapmaya çalışın, televizyon izlerken reklam girdiğinde boş durmayın, kısa sureli egzersizler yapın.

5) Sigarayı Bırakın ve Bir Spor Salonuna Kaydolun!

sigara bırakmak

Eğer sigara içiyorsanız, sigarayı bırakmalısınız ve bir gym’e kaydolarak fit bir vücuda sahip olabilirsiniz.

6) Buzdolabınızdaki fazla kalorili yiyeceklerden kurtulun!

buzdolabı

Buzdolabınızda alışkanlık olarak bulundurduğunuz fazla kalorili yiyeceklerden kurtulun. Kilo vermenin en temel şartı alışkanlıklarınızı değiştirmektir.

7) Bol Bol Yürüyüş Yapın!

yürüyüş yap zayıfla

Kısa mesafeleri dahi sorun yapıp, toplu taşıma aracı, taksi ya da kendi aracınızı mı kullanıyorsunuz? Artık bu alışkanlığınızı değiştirmek zorundasınız, zayıflamak istiyorsanız. İş çıkışlarında ve hafta sonları muhakkak yürüyüş yapmalısınız. Yürüyüş yapa yapa göreceksiniz kilo kaybediyorsunuz ve daha fit bir vücuda sahip oluyorsunuz!

8) Kendinizi müzikle motive edin!

spor salonu ve müzik zayıfla

Spor salonunda spor yapmak ya da yürüyüşe çıkmak size bir yük gibi geliyorsa kendinize sevdiğiniz şarkılardan oluşan bir playlist hazırlayıp spor yaparken sevdiğiniz şarkıları dinleyerek motive olabilirsiniz. Böylelikle spor size bir yük gibi gelmekten çıkacak, zevk alınan bir eyleme dönüşecektir.

9) Sevdiğiniz Yiyeceklere Sebze Ekleyin!

hızlı doymak

Örneğin pizza yiyorsanız, üzerine sebze ilave ederek daha çabuk doymanızı sağlayabilirsiniz, böylelikle fazla kalorilerden kaçınmış olursunuz.

10) Run Rola Run!

koşarak zayıfla

Zayıflamak için bu filmi izleyin demeyeceğiz elbette! 🙂 Ama günde en az 20 dakika koşmalısınız! Amerika’nın Alabama eyaletinde yaşayan Lauren Castor, 1 saatlik yemek arasında 20 dklık koşu yaparak 9 kilo verdiğini söylüyor!

11) Yoga Yapın!

yoga yaparak kilo vermek

Batı virginya’da yaşayan Jessica Nicklos, Yoga yaparak fazla kilolarından kurtulduğunu söylüyor. Bu şekilde, açlık sorununu kontrol altına aldığını kaydeden Nicklos, hem selülit sorununu çözdüğünü hem de fit bir vücuda sahip olduğunu aktarıyor. Siz de yoga yaparak açlık sorununu kontrol altına almayı deneyebilirsiniz!

12) Büyük Boy Fast Food Yiyeceklerden Uzak Durun!

küçük boy fast food zayıfla

Fast food tarzı yiyecekler yemek sağlık açısından kesinlikle tavsiye edilmez, ancak canınız çok çekti ve bir kızarmış patates yemek istiyorsanız, en küçük boyutunu tercih etmelisiniz!

13) Midenizde Tatlılara da Yer Kalsın!

tatlı yiyerek zayıflamak

Fazla kalorili yemeklerden uzak durarak kendinizi bir parça çikolata ile ödüllendirebilirsiniz.

14) Hareket Etme Şansı Bulabileceğiniz Yeni Bir Kursa Yazılın!

hareket ederek kilo vermek

Örneğin Zumba dansı kursuna hafta iki kez katılarak eğlenceli bir şekilde kalori yakabilirsiniz.

15) Gece Yemeklerine Son!

gece yemekleri zayıflamak

Gece yatmadan yemek yemek de kötü bir alışkanlık haline gelebiliyor. Bu alışkanlığa son vererek zayıflama yolunda önemli bir adım atabilirsiniz!

16) Köpeğinizle Yürüyüşe Çıkın!

köpekle yürüşe çık kilo ver

Eğer bir köpeğiniz varsa, zayıflamanın dışında yürümek için güzel bir nedeniniz de var demektir. Köpeğinizle beraber yürüyüşlere çıkarak kalori yakabilirsiniz!

***

Son olarak, maddelerde de görüldüğü gibi zayıflamak istiyorsanız alışkanlıklarınızı değiştirmeli, spor yapmalı, yürüyüşe çıkmalı, az kalorili ve sağlıklı yiyecekleri tercih etmelisiniz. 

Kaynak:

Bu yazı Health.com’un bir galerisinden yararlanarak yazılmıştır: Yazının orjinali için:  http://www.health.com/health/gallery/0,,20501331,00.html

Kaynak link

Kafein Hafızayı Güçlendiriyor Mu ?

Bir çok çalışma kafeinin sağlığımıza olan yararlarını ortaya koyuyor.  Yeni bir çalışma ise bir doz kafeinin öğrenme işlemi bittikten sonra alımı uzun süreli belleğe faydalı olabileceğini vurguluyor. Bu çalışma Nature Neuroscience dergisinde yayınlandı.

Johns Hopkins Üniversitesi’nden Daniel Borota tarafından ortaya konulan bu çalışma -her ne kadar geçmiş çalışmalar kafeninin bilişsel gelişime etkisini ortaya koysa da- kafeinin uzun süreli belleğe etkisinin daha önceden incelenmediğini açığa çıkarıyor.

Kafeinin uzun süreli belleğe olan etkisini test etmek için Daniel Borota’nın oluşturduğu takım 18 ile 30 yaşları arasındaki 160 katılımcıdan oluşan bir denek grubu oluşturdu. Çalışmanın ilk gününde, katılımcılara farklı nesnelerin resimleri gösterildi ve bunların açık alan ya da kapalı alan nesnesi olup olmadığı soruldu.

Bu aşamadan sonra, katılımcılara rastegele olarak 200 mg’lık hap formunda kafein ya da placebo tablet verildi.

Ertesi günü, katılımcılara daha önceden gösterilen aynı resimler olmak üzere yeni resimler de gösterildi. Bundan sonra katılımcılardan resimlerin yeni, eski ya da orjinaline benzeyip benzemediğini tespit etmeleri istendi.

200 mg Kafein Hafızayı Güçlendiriyor

Araştırmalar, placebo tablet alanlara oranla 200 mg’lık kafein hapı alanların benzeyen resimleri tespit etmede daha iyi bir oran yakaladığını ortaya koyuyor.

Ancak, bu araştırma aynı zamanda, iki grubun da -placebo alanlar ve kafein alanlar- yeni ve eski resimleri gayet iyi bir şekilde ayırt edebildiklerini söylüyor.

Çalışmayı yürüten ekip, bir sonraki çalışmada 300 mg ve 100 mg kafein üzerine odaklanıyor, bu çalışmaya göre 200 mg kafein alanlar 100 mg kafein alanlara göre çalışmada daha iyi bir performans ortaya koyuyor; ancak 300 mg kafein alanlar’da herhangi bir üst gelişme yaşanmıyor.

Kafein Tüketiminin Potansiyel Yararları ve Zararları

FDA’nın son rakamlarına göre ortalama olarak bir Amerika’lı günde 300 mg kafein tüketiyor. Bu kafeinin ana kaynakları ise kahve, çay ve meşrubatlar.

Bir çok çalışma kafeinin insan sağlığına yararları olduğunu not ediyor. Geçen yıl, Medical News Today’de çıkan bir çalışma karaciğer hastalığı riskini kafein’in azaltabileceğini vurgulamıştı, aynı zamanda diğer çalışmalar da günde 2 ile 4 kupa kahve içmenin intihar riskini azaltabileceğini söylüyor.

Ancak kafein’in zararları ile ilgili yapılan çalışmalar da mevcut. Bunların arasında kafein tüketiminin uyuma düzenini bozabileceği ve kalp fonksiyonunu değiştirebileceği ihtimalleri de var.

Öğrenme işlemi sonrası 200 mg kafeinin uzun süreli belleği güçlendiriyor.

Öğrenme işlemi sonrası 200 mg kafein uzun süreli belleği güçlendiriyor.

Kaynak: http://www.medicalnewstoday.com/articles/270963.php

 

Kaynak link

D Vitamini Meme Kanseri Tedavisinde Etkili Olabiliyor

Geçmiş çalışmalar D vitamininin kalp rahatsızlıkları, kemik kırıkları ve  hatta depresyon risklerini azaltabileceğini iddia etmişti.
Şimdi ise çalışmalar D vitamininin  meme kanseri hastalarının hayatta kalma olasılığını arttıracağını söylüyor. Bu çalışmalara göre kanında yüksek düzeyde d vitamini bulunan meme kanseri hastalarının, kanında az düzeyde d vitamini bulunan göğüs kanseri hastalarına oranla hayatta kalma şansları daha yüksek.

California Üniversitesinden D vitamini Üzerine Araştırma:

California Universitesi’nden Prof. Cedric F. Garland’ın yaptığı bir çalışma geçtiğimiz günlerde Antikanser Araştırması Dergisinde yayınlandı. (Anticancer Research Journal )

D Vitamini kemiklerimizdeki kalsiyum ve fosforun emilimini ayarlamada çok önemli. Vücudumuzdaki D vitamininin ana kaynağı güneş ancak yağlı balık, yumurta gibi bazı yiyeceklerde d vitamini az da olsa mevcut.

Prof. Garland  geçmiş çalışmalarının düşük D vitamini düzeyiyle menopoz öncesi artmış meme kanseri olma riskinin arasında bir bağlantı ortaya koyduğunu vurguluyor. Bu sebeple, Prof. Garland Meme kanserinde hayatta kalma oranı ile 25-hydroxyvitamin D arasındaki bağlantıya bakmaya karar verdi. Bu konu üzerinde çalışacak takım 5 farklı çalışma düzenledi. Çalışma 4,443 göğüs kanseri hastasını içeriyordu. Bütün hastalar ortalama 9 yıl boyunca izlendi. Hastalar kanlarındaki 25-hydroxyvitamin D düzeyine dayanarak gruplara ayrıldı. “Yüksek Düzey” grubunda bulunan kadınlar, kanlarında ortalama mililitre başına 30 nanogram 25-hydroxyvitamin D, “Düşük Düzey” grubunda bulunan kadınlar, kanlarında ortalama mililitre başına 17 nanogram (ng/ml) 25-hydroxyvitamin D taşıyordu.

D vitaminin ana kaynağı güneş'tir.

D vitamininin ana kaynağı güneş’tir.

Araştırmalara göre ABD’de göğüs kanseri hastaları kanlarında ortalama 17 ng/ml 25-hydroxyvitamin D taşıyor.

  • Çalışma sonunda kanlarında yüksek düzeyde 25-hydroxyvitamin D bulunan göğüs kanseri hastalarının ölüm oranının, az düzeyde olanlara kıyasla yüzde 50 daha düşük olduğu görüldü.

Prof Garland buna ilişkin,”D vitamininin metabolitleri agresif hücre bölünmelerini durdurarak hücreler arası iletişimi artırıyor.” Ayrıca, “D vitamini reseptörleri varlığını koruduğu sürece, tümör büyümesi engelleniyor” diye ekliyor.

Kaynak: http://www.medicalnewstoday.com/articles/273728.php

Kaynak link

Yiyecek ve İçeceklerde Ne Kadar Şeker Var?

Sağlıklı Beslenme Ve Şeker

Günümüz dünyasında sağlıklı beslenmek zor olabiliyor; tükettiğimiz besinlerdeki şeker oranını sağlıklı seviyede tutmak da günümüzün zorluklarından biri. Vücudumuzdaki hücrelerin şekere ihtiyacı olduğu kadar, şeker alımında aşırıya kaçılması bir çok probleme gebe olabiliyor; diş sağlığı, obezite ve Tip 2 Diyabet gibi.

Vücudumuzdaki şeker oranını sağlıklı seviyede tutmak için bu yazının sizler için faydalı olacağını düşünüyoruz.

Amerikan Kalp Derneği (The American Heart Association) erkeklerin günlük eklenmiş şekerden 150 kaloriden ve kadınların ise 100 kaloriden fazlasını tüketmemesini tavsiye ediyor.

Beslenme uzmanları ise 13 çay kaşığından fazla şeker tüketilmemesi gerektiğini söylüyor.

Peki Tükettiğimiz Besinlerdeki Şeker Oranları Neler?

Çikolatalardaki Şeker Oranı

  • Bir Çikolata Kalıbı (44g) 5.75 çay kaşığı şeker içeriyor.
  • Snicker Bar (57g) 7 çay kaşığı şeker içeriyor.
  • Marshmallow (yumuşak şeker 100g) 14.5 çay kaşığı şeker içeriyor.

İçeceklerdeki Şeker Oranı

  • Coca Cola (1 kutu) 7 çay kaşığı şeker içeriyor
  • Redbull (1 kutu) 7,5 çay kaşığı şeker içeriyor
  • Limonata (1 bardak) 5.5 çay kaşığı şeker içeriyor.
  • Sıkma Portakal Suyu(1 bardak) 2.5 çay kaşığı şeker içeriyor.
  • Sıcak Çikolata (1 bardak) 4.5 çay kaşığı şeker içeriyor.

Amerikan Kalp Derneği’nin dergisinde (Circulation) yayınlanan bir çalışmada günde birden fazla meşrubat içmek ile diyabet ve kalp rahatsızlıklarının gelişme riski arasında bir bağlantı olduğu vurgulanıyor.

Meyvelerdeki Şeker Oranı ( 100 gr başına düşen )

  • Elma 3.2 çay kaşığı şeker içeriyor.
  • Muz 3 çay kaşığı şeker içeriyor.
  • Ananas 2.5 çay kaşığı şeker içeriyor.
  • Limon 0.5 çay kaşığı şeker içeriyor
  • Kivi 2.3 çay kaşığı şeker içeriyor.
  • Üzüm 4 çay kaşığı şeker içeriyor.
elma ve şeker

100 grlık bir elmada 3.2 çay kaşığı şeker var

coca cola şeker

Bir kutu kolada 7 çay kaşığı şeker bulunuyor

çikolata şeker

44 grlık bir bar çikolatada 5.75 çay kaşığı şeker mevcut

Toz şeker

 

Kaynak: (http://www.medicalnewstoday.com/)

 

Kaynak link

TEKNOLOJİ DÜNYASI